Dizi DVD İncelemelerine Yönelik Tek Adres



1 Aralık 2010 Çarşamba

Leverage Season 1 İnceleme

Oyuncular: Timothy Hutton, Gina Bellman, Aldis Hodge, Christian Kane, Beth Riesgraf
Orijinal Dil: İngilizce
Dublaj: -
Altyazılar: İngilizce
Bölge: 2
Görüntü: 1.78:1
Disk Sayısı: 4
Süre: 561 Dakika
Ekstralar: Her bölüme yönelik sesli yorumlar, silinmiş sahneler, "Leverage: Behind the Scenes" belgeseli, Anatomy of a Stunt Fight, The Cameras of Leverage, Beth Riesgraf’s Crazy Actress Spoof, Leverage Gets Renewed

Televizyon dizileri son yıllarda anti-kahramanlara bir hayli düşkün hale geldi. Bunun en uç ve müthiş örneklerinden birini kuşkusuz Dexter'la gördük. Olaylara bir seri katilin gözlerinden, hem de gayet makul biçimde bakabilmek ilginç bir deneyimdi. Bu bakımdan Leverage yayın hayatına başladığında nasıl bir gidişat göstereceği merak konusu oldu. Bir grup "kafadar hırsız"ın maceralarını anlatan dizi, her bölümde türlü dalavereyle oyunlar çevirip bir takım pahalı eşyaların ve bolca nakit paranın, pek de yasal olmayan biçimde "taşınmasını" gösteriyordu ne de olsa. Gerçi Leverage'ı Dexter'la kıyaslamak bir hayli yanlış olur, zira ne karakterleri, ne de hikayesi itibarıyla dizi, Dexter'ın aksine kabul etmesi ve özdeşleşmesi zor bir şey barındırmıyor.

Aksine, dizideki hınzır hırsızlarımız oldukça sempatik ve ne yaparlarsa yapsınlar günün sonunda daima onların tarafını tutuyorsunuz. Zaten Leverage'ın bir drama dizisi olmasına rağmen, komedi yönünün daha ağır bastığı rahatlıkla söylenebilir. Dolayısıyla her bir hırsızımız gerektiği zaman espri yapmaktan da çekinmiyorlar. Hem onları motive eden gücün, pür kötülük ya da para hırsı olduğu söylenemez pek. Bu şekilde düşününce Leverage'da zaman zaman Arsene Lupin, yer yer de Robin Hood unsurları yakalamak olası. Hatta organize hırsızlık planları sebebiyle bazı anlarda kendinizi Zeki Alasya - Metin Akpınar'ın başrolde oldukları Köşe Kapmaca filmini izliyormuş gibi hissedebilirsiniz. Neyse ki Leverage'daki karakterler biraz daha cin tipler de yakayı pek fazla ele vermiyorlar.

Sigorta müfettişi olan Nathan Ford, çalıştığı şirketin, ölümcül bir hastalığın pençesindeyken tedavi masraflarını ödemeyişi üzerine oğlunu kaybeder. Girdiği yastan bir türlü çıkamayan, şirketten istifa eden ve çareyi alkolde arayan adam, bundan böyle ihtiyaç duyanlara yardım etmeye karar verir ve "tek işlik" hırsız çetesi kurulur. Cazibesiyle herkesi büyüleyen, ancak pahalı sanat eserlerinin cazibesinden kendini alamayan Sophie; sayısız ülkede üst seviyede aranan, her türlü yakın dövüş sanatına ve silahlara hakim Elliot; espri yeteneğiyle olduğu kadar teknik ve teknolojik zekasıyla da parlayan Alec; ve rahatsız edici biçimde soğukkanlı, para düşkünü mücevher hırsızı Parker, tek bir kereye mahsus olması planlanan büyük bir soygun için bir araya gelip, güçlerini birleştirirler. Ancak bir nevi oyun içinde oyun meydana gelir ve ava giderken avlanan ekip, başka işler için de birlik olmaya karar verirler.


Dizinin her bölümü, izleyicilere oldukça heyecanlı, merak uyandırıcı ve eğlenceli hikayeler vaat ediyor. Büyük ve planlı soygunlardan küçük çapta kapkaça, el çabukluklarıyla girişilen yürütmelere, raftan aşırmalara, yer değiştirmelere, bolca hırsızlık ve dolandırmaya, adam çarpmaya ya da araklamaya kadar bildiğiniz ne kadar yöntem, aklınıza gelebilecek ne kadar terim varsa Leverage'ın hemen her bölümünde bunlardan hatrı sayılır miktarda görüyorsunuz. Bir kısmı izleyiciye gösterilen, bir kısmı gizem unsuru yaratmak adına gizlenen, bir kısmı da dizinin hızlı giden temposu sebebiyle gösterilse de görülemeyen bu marifetler, senaryoya gayet güzel biçimde yedirilmişler ve sonunda nereye varacağı çok kolay kestirilemeyen olayların peşpeşe çözülüp parçaların yerine oturuşunu izlemek bir hayli keyifli oluyor.

Dizinin 1. sezonu toplam 13 bölümden oluşuyor. İlk bölümün uzatılmış versiyonunu da sete dahil etmişler. 13 bölüm, 4 diske yayılmış ve disklerin hepsi, büyük, beyaz DVD kutusunda toplanmış. Kutunun bildiğimiz plastik DVD'lerden hiçbir farkı yok. Oldukça basit ve ucuz da diyebileceğimiz bu kutu tasarımına pek çok filmin DVD'sinde tek ve iki diskli şekillerde sık sık rastlıyoruz. Ancak disk sayısı 2'den yukarı çıkan dizi setlerinde en azından kitap sayfası gibi tasarlananların kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. Zira bu haldeyken diskler, resimde de görebileceğiniz üzere üst üste biniyor ve birbirlerini tahriş etmeleri bir yana, alttaki diske ulaşmak için evvela üsttekini çıkarmak gerekiyor.

Dizinin menüleri olabildiğince sade ve basit tasarlanmış. Kullanımı gayet kolay. Her diskte karanlık fona karakterlerden biri oturtulmuş ve seçenekler arasında gezerkenki imleç, bir adet bıçak olarak tasarlanmış. Görüntü formatı geniş ekran ve de anamorfik olarak sunulmuş. Bu da uygun TV'lerde alt ve üstteki siyah barlardan kurtulabilirsiniz demek oluyor. Setin ses transferi oldukça iyi. Bu, bolca aksiyon barındıran dizi için oldukça olumlu bir unsur. Bu arada dizinin, yıllardan beri kullanılan klasik hırsızlık temalı müzikleri kullanmasının harika bir atmosfer yarattığını da ekleyelim.


Ekstralar açısından hiç de fena olmayan bir setle karşı karşıyayız. Serinin yaratıcıları tarafından yapılan sesli yorumlar, hiçbir bölümden esirgenmemiş. Yaklaşık 13 dakika süren kamera arkası turunun haricinde 2 ila 5 dakika arasında değişen sürelere sahip birkaç küçük içerik daha mevcut. Sette bir kitapçık bulunmuyor, ancak baştan yanlış seçilen kutu tasarımı da bir kitapçık için uygun değil zaten.

Şimdilik 3 sezona sahip olan ve geçtiğimiz yaz 4. sezonun da geleceği duyurulan dizinin 1. sezon seti, dizinin aksine-CNBC-e'de yayınlanıyor- ülkemize henüz uğramadı. Burada yer alan set 2. bölge İngiltere baskısı. Yabancı sitelerden kolayca edinebileceğiniz sette Türkçe dil desteği bulunmuyor. Bunun yanında İngilizce altyazı sette mevcut. Ancak 1. bölge almayı düşünenler, sette hiçbir altyazının bulunmadığını, var olan tek altyazının işitme engelliler için İngilizce olup, sadece PC'de çalıştırıldığında açılabildiğini bir kenara not etsinler. Öte yandan ülkemizde de yavaş yavaş artan popülaritesi sebebiyle bir-iki yıl içinde, setin Türkiye'ye de gelmesini umut edebiliriz.

Puanlar
Set: 5/10
Dizi: 8/10
Değer mi?
Basit ve özensiz dış görünüşüyle arşivlik bir set olamasa da zekice yazılmış senaryosu, eğlenceli karakterleri ve hikayesi sebebiyle diziye vereceğiniz paraya ve vaktinize değebilir. Peşinden gelen 3 sezonu daha olması sebebiyle izleyiciden de olumlu tepkiler aldığına emin olabilirsiniz.

1 Eylül 2010 Çarşamba

Lost Season 1 İnceleme

Oyuncular: Matthew Fox, Evangeline Lilly, Dominic Monaghan, Naveen Andrews, Josh Holloway
Orijinal Dil: İngilizce
Dublaj: Lehçe, Macarca, Rusça
Altyazılar: Bulgarca, Hırvatça, İbranice, İngilizce, Lehçe, Macarca, Portekizce, Romence, Rusça, Sırpça, Slovakça, Türkçe, Yunanca
Bölge: 2
Görüntü: 1. 78:1
Disk Sayısı: 5
Süre: 1023 Dakika
Ekstralar: Kayıp iki diskle beraber Türkiye baskısından çıkarılmış.

Geçtiğimiz yayın döneminde 6 sezon sonunda nihayete eren, son yılların 1 numaralı televizyon fenomeni Lost, ülkemizde de dünya genelindekinden geri kalmayan bir izleyici tepkisi aldı. Dizinin yaratıcılarından başrol oyuncularına kadar bu projeyle ilgisi olan herkes, bir anda herkesçe tanınır hale geldiler-her ne kadar oyuncuların bir kısmının kariyeri çok öncelere dayansa da-. Sayısız hayran sitesi, kulüpler, tartışmalar, yarışamalar hep bu dizi üzerine döndü. O kadar ki bir şekilde bu diziyi izlemek bir yana, herhangi bir şekilde duymadıysanız gerçekten inanılmazı başarmışsınız demektir.

Dizi, Avustralya'dan Amerika'ya varmak üzere yola çıkan bir yolcu uçağının bilinmeyen bir sebeple, harita üzerinde konumu belli olmayan bir adaya düşmesi ve kazadan sağ kurtulan yolcuların hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. İlk etapta yolcular için kazanın şokunu atlatıp sakinleşmek, yaralılara yardım etmek ve yardım gelene dek oturup beklemek yapılacak en önemli şey gibi gözükürken, adada meydana gelen garip olaylar sonrası bunun o kadar da kolay olmayacağını çok geçmeden anlıyorlar. Hiçbir yaşam belirtisi olmamasına rağmen asla yalnız oldukları hissini vermeyen, doğaüstü öğelerle kuşatılmış gibi görünen bu ada, tüm karakterleri tek tek sıradan geçirmeye ve onları her yönden sınamaya başlıyor.

Tamamen egzotik mekanlarda geçen dizi, her bölümde izleyenleri, karakterlerin geçmişlerine götürüyor ve uçak kazası öncesi her birinin nasıl hayatlar sürdüğüne izleyerek tanık oluyoruz. Bu geri gidiş gelişler, adada olanlara bir nebze olsun anlam verebilmemiz ve karakterlerin karşılaştıkları durumlara neden o tepkileri verdiklerini anlamamız açısından oldukça yararlı oluyor. Ancak zaman zaman dizinin temposunu düşürüp her anı heyecanlı olan hikayenin atmosferinden izleyiciyi kopardıkları da bir gerçek. Her ne kadar Amerikan dizilerinde her bölümde küçük hikayeler anlatılıp bölüm sonunda toparlanması adet olsa da Lost, bunu yapısı gereği bir yere kadar başarabiliyor ve çoğu zaman en can alıcı noktalarda sonlanan bölümler sebebiyle bir sonraki bölümü tırnaklarınızı kemirerek bekliyorsunuz.


Televizyonda 24 bölüm olarak yayınlanan dizi, sette 25 bölüm olarak gözüküyor. Bunun sebebi finalin TV'de son iki bölümün birleştirilerek verilmesinden ötürü. Sette ekstra bölüm bulunmuyor yani. 25 bölümün tamamı, beşer beşer, 5 adet diske yayılmışlar. Setin kutu tasarımı Tiglon'dan alışık olduğumuz kalın karto kutuya yerleştirilmiş ince kutucuklardan oluşuyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu tasarım şık, ya da ilgi çekici olmamakla birlikte oldukça sağlam olması ve yerden bir hayli tasarruf sağlaması sebebiyle son derece kullanışlı aslında. Artık üretici firmanın standart kutu tasarımına dönüşen bu format, kutuyla çok ilgilenmiyorsanız artıları sebebiyle sizi rahatsız etmeyecektir. Tamamı mat bir kaplamaya sahip kutuda dizinin logosu ve karakterlerin bulunduğu şerit parlak bir baskıyla öne çıkarılmış. İnce kutuların her birinde de baş karakterlerden birinin fotoğrafı yer alıyor.

Setin menüleri oldukça hoş tasarlanmış. Ana menülerde diziden bazı kısa bölümler fonda görülürken ara menülerdeyse farklı karelere yer verilmiş. Her diskte menü tasarımının değişmesi bir başka hoş detay. Sesler kuşatma hissini başarılı bir şekilde kotarıyor ancak asıl şaheser görüntülerde. Dizinin özellikle ilk bölümleri, gözleriniz mavi yeşil manzara tonlarına yeni yeni alışırken muhteşem bir atmosfer yaratıyor. Çekim kalitesiyle sinema filmlerinden geri kalmayan dizinin DVD setindeki görüntü kalitesi de bu durumu pekiştiriyor.

Her güzelin bir kusuru vardır kaidesini bozmamak adına Lost'un da kusurları var ne yazık ki. Öncelikle yukarıda da görebileceğiniz üzere set, yurt dışındakilerin aksine 7 değil, 5 diskten oluşuyor. Maliyetten kısmak adına Tiglon'un kötü huylarından birine dönüşen bu tercih yüzünden bütün ekstralara veda ediyoruz dolayısıyla. Yakın zamana kadar tüketicilere mali anlamda hiçbir geri dönüşü de olmayan bu kısıtlamadan faydalanan tek taraf da yine kendileriydi sadece. Bir başka problem ise altyazılarla ilgili. Çeviriler zaman zaman yetersiz ve çoğu zaman ya hatalı, ya eksik, ya da eğreti biçimde çevrilmiş ve zekice yazılmış diyalogları anlamsız kılar nitelikte. Problemin dizinin ilk bölümlerinde daha çok dikkat çekip, ortalara doğru nispeten azalması ve son bölümde yeniden baş göstermesi ise ayrı bir olay.


Setin Türkiye'deki bulunabilirliği, dizinin popülerliğinden aldığı güç sayesinde hala bir hayli yüksek. Aynı yıllarda çıkan seleflerinin baskıları çoktan tükenip unutulmasına rağmen Lost'un üretimi, yoğun arz sebebiyle devam ediyor. Bu elbetteki çok güzel bir durum. Fiziksel olarak gittiğiniz mağazalarda bulunması bir yana, internet üzerinden de rahatlıkla sipariş edebilirsiniz. Dahası, setin fiyatı ilk yıllara göre yarı yarıya düşmüş durumda. Bu fenomenin içinde kaybolmak için belki de tam zamanı.

Puanlar
Set: 7/10
Dizi: 9/10
Değer mi?
Heyecan verici bir açılış, her bölümle yükselen merak unsuru ve soru işaretleriyle dolu bir sezon finali? Lost, kesinlikle son yılların en önemli televizyon olaylarından biri. Ekstralar sizin için önemli değilse fazla düşünmeye gerek yok. Eğer ekstralara meraklıysanız ve dil probleminiz yoksa 2. bölge yurtdışı baskısını tavsiye ediyoruz.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

The Simpsons Season 1 İnceleme


Seslendirenler: Dan Castellaneta, Julie Kavner, Nancy Cartwright, Yeardley Smith, Harry Shearer
Orijinal Dil: İngilizce
Dublaj: -
Altyazılar: Türkçe, Arnavutça, Arapça, İngilizce, Fransızca, Almanca, İbranice, İtalyanca, Japonca, Rusça, İspanyolca, İsveçce
Bölge: 2
Görüntü: 1.33:1
Disc Sayısı: 3
Süre: 334 Dakika
Ekstralar: Yazarların bölümlere yönelik sesli yorumları; "Some Enchanted Evening" bölümü senaryo taslağı; Yayınlanmamış bir bölümden görüntüler; "Amerika'nın İlk Ailesi" : The Simpsons'ın yapım belgeseli; "Bart the General" bölümü animatik örnekleri; Sürpriz yumurtalar; Tracey Ullman Show klibi; Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Japonca ve Portekizce dublaj klipleri; Erken Çizimler Galerisi, Dergi Kapakları

The Tracey Ullman Show adlı bir başka programda kısa skeçler halinde yayınlanırken 1989'da kendi çizgi dizisine kavuşan The Simpsons, bugün dünya üzerindeki hemen herkesin tanıdığı orta sınıf bir Amerikan ailesi. İlk kez yayınlandığı günden bu yana ödül üstüne ödül toplayan, birden fazla rekora imza atan, kendinden sonra gelen sayısız yapımı etkileyen ve göndermelere konu olan dizi, kendi evrenini yaratmış durumda aslında. Televizyon tarihinin en uzun soluklu programı olma rekorunu kıralı epey oldu. Bugüne dek yayınlanan 21 sezon ve 464 bölümle bir daha kırılması zor gibi görünen bir rekoru elinde tutan yapım, bu upuzun yayın hayatı boyunca her türlü konuya değindi, her türlü olguya parmak attı, çokça eğlendirdi ve bir o kadar da eleştirildi. Bir adet sinema filmini de künyesine katan dizinin ve deyim yerindeyse kafadan kontak Amerikan ailesinin bu denli popüler olması, başarısını fazla söze gerek bırakmadan kanıtlıyor zaten.

İlk sezon, dizinin yaşını her haliyle gösteriyor. Animasyon tekniklerinin minimum düzeyde ilerleme gösterdiği 89 yılında çekilen ilk bölümlerde 5 kişilik çekirdek ailemizin ve hayali kasaba Springfield'ın çizimleri bugünkülere kıyasla daha düz ve ayrıntıdan yoksun. Seslendirmeler, sanatçıların da canlandırdıkları karakterlerle yeni yeni özdeşleşmelerinden mütevellit daha temkinli ve yine günümüzdekilere oranla daha az komikler. Özellikle Homer Simpson'ı seslendiren sanatçının yıllar içinde ne derece deneyim kazandığı dikkatlerden kaçacak gibi değil.

Dizi tipik bir Amerikan ailesinin etrafında gelişen olayları anlatıyor. Baba Homer, Anne Marge, ikisi de ilkokula giden abla Lisa ve kardeşi Bart Simpson ve tabii ki bebek Maggy, sıradan bir çekirdek aile. Marge ev işleriyle uğraşıyor, Bart olabildiğince haylazlık peşinde ve kaykayla kaymak en büyük hobisi. Öte yandan kız kardeşi Lisa küçük bir dahi. Ailenin tek akıllı ve çalışkan bireyi fakat bazen kendini fazla kaptırdığı da olmuyor değil. Baba Homer içinse söylenebilecek tek bir şey var: Gözünüzde örnek bir baba ve eş figürü canlandırın, işte Homer, o figürün tam tersi! Son derece tembel, biraya düşkün, çocuklarıyla ya da karısıyla pek de alakalı değil. Hiçbir durumda düşünceli davranmıyor ama belki de hepsinden önemlisi hemen her konuda tam bir kara cahil. Onu hangi ülkede yaşadığından tutun da ailesinin kaç kişiden oluştuğuna değin pek çok konuda saçmalarken görmeniz işten bile değil. Ancak Homer'ı bütün bu olumsuz özelliklerine rağmen sevilir kılan da bu cahilliği muhtemelen. Çoğu zaman o kadar sevimli ve yazarların da ustaca manevraları sayesinde o kadar içten bir karakter ki hayranlarının gözünde, diğer dört üyeyi rahatça geride bırakacak kadar popülariteye sahip.

Toplam 13 bölümden oluşan 1. sezon, dizinin yaklaşık 22 dakika süren bölümleri sebebiyle de 3 diske sığdırılmış durumda. Hatta 3. diskte sadece bonus materyal bulunuyor. Parlak baskılı gümüş karton kutu üzerinde Simpson'ları bir televizyon ekranında görüyoruz. Televizyon ekranının içi aslında delik, yani boş. Simpsonlar'ın resmi ise esasen DVD üzerinde bulunuyor. DVD'yi kutudan çıkardığınızda TV ekranını kutunun içindeki bir başka resim dolduruyor. Aynı şekilde DVD'nin arka yüzüne de bir resim konmuş. Böylece DVD'yi kutuya ters yerleştirdiğinizde 3. bir görüntü elde ediyorsunuz. Herhangi bir işlevi olmamakla birlikte çizgi dizinin eğlencesinin DVD kartonetine de yansımış olduğunu görmek hoş. Kutunun içinden çıkardığınız DVD, bazı başka setlerde de örneğini gördüğümüz üzere kitap gibi açılıyor. 3 diske ek olarak setin son parçası da mini bir kitapçık.

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere 3. diskin tamamen bonus içerikten ibaret oluşu, setin arşiv değerinin yüksek olduğunu da bir kez daha kanıtlıyor. Sesli yorumlar, bolca çizim ve senaryo taslakları yerli yerinde. Ekler sayesinde ailenin görünüş itibariyle nasıl bir değişim geçirdiğini görebilirsiniz. Menü tasarımı oldukça sade. Bölümler temiz bir bir transferle DVD'ye aktarılmış ancak bunun 89 yapımı bir çizgi dizi olduğunu hatırlatmakta yarar var. Görüntünün yeni bölümlerdeki gibi keskin olmayışının sebebi bu 20 yıllık geçmişten kaynaklanıyor. Sesler de 5.1 surround sound olmasının yanında tam bir kuşatma hissi vermiyorlar doğal olarak. Bölümlerin görüntü formatında herhangi bir oynama yapılmamış ve 4:3 tam ekran görüntü muhafaza edilmiş.

Set Türkiye'de bir dönem sayılı mağazada hiçbir yerine dokunulmadan ithal edilip satılmıştı ancak yıllardır yeni bir baskısı üretilmiş değil. Burada tanıtılan 2. bölge(İngiltere) baskısı pek çok dile ek olarak Türkçe altyazı da içeriyor. Dolayısıyla ilgilenenlerin yabancı sitelerden temin etmesinde hiçbir sakınca yok.

Puanlar
Set: 8/10
Dizi: 8/10
Değer mi?
The Simpsons gibi bir efsane için yersiz bir soru. Eğer 21 yıldır devam eden bir seriye başlamak için gerekçe arıyorsanız, bundan daha geçerlisini bulamazsınız.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Blade: The Series İnceleme


Oyuncular: Kirk Jones, Jill Wagner, Neil Jackson, Jessica Gower, Nelson Lee
Orijinal Dil: İngilizce
Dublaj: -
Altyazılar: Türkçe
Bölge: 2
Görüntü: 1. 78:1
Disc Sayısı: 4
Süre: 535 Dakika
Ekstralar: -

2006 yılında, adına pek de sık rastlamadığımız bir televizyon kanalı-Spike TV-'nin çabalarıyla hayata geçirilen Blade televizyon serisi, aramızda çok fazla tutunamayarak aynı yıl yayın hayatını noktaladı. Meraklılarının bildiği üzere ünlü seri yıllar önce Wesley Snipes'ın başrole oturduğu bir sinema filmine dönüşmüş ve düşmeyen temposu, başarılı aksiyon sahneleriyle vampir filmleri türüne taze kan gibi gelmişti. Annesinin karnındayken, bizzat annesinin bir vampir tarafından ısırılmasıyla örneğinin çok sık görülmediği bir durumla dünyaya gelen Blade, tüm vampir özelliklerine(ölümsüzlük, çeviklik vs.) sahip olmasının yanı sıra, hiçbir zayıflıklarını taşımıyor, gün ışığında dahi rahat rahat dolaşabilmesi sebebiyle de özellikle düşmanları tarafından DayWalker, yani Gündüz Gezen olarak anılıyordu. Kendi türüne tiksinti duyan ve bulduğu yerde köklerini kazımaktan çekinmeyen Blade'in hikayesi tutunca, ardından iki devam filmi daha geldi. En son Blade Trinity'yle sinemalarda boy gösteren yapım, ileride başka bir projeyle hayata dönmediği sürece sonlanmış gibi görünüyor.

Ancak sinema filmi olarak sonlansa da dizi projesi olarak yolunu sürdüren seri, 3. filmin kaldığı yerden, pek de başarılı olmayan bir seriyle hikayesini devam ettirdi. Spike TV'nin yayın hayatında en iyi rating'i yakalayan dizinin 12 bölüm sonunda yayından kaldırılmasına net bir gerekçe gösterilmediyse de, serinin yazarı Geoff Johns, bu durumu kanalın henüz genç olmasına ve böyle bir prodüksiyonun maliyetini karşılayamamasına veriyordu.


Hikayeye değinirsek, Krista, 3. filmde hayatını kaybeden ikiz kardeşi Zack'in katilini aramaktadır. Önce House of Chthon'un kıdemlü üyelerinden ve aynı zamanda Zack'in katili olan Marcus'la, sonra da Blade'le yolu kesişir. Marcus, Krista'ya kendi kanını enjekte edip onu vampire çevirmeyi planlarken, Blade genç kadına, kardeşi Zack'le geçmişteki birlikteliklerinden bahseder ve ona Marcus'tan intikam alabilmeleri için bir fırsat sunar. Bu andan itibaren vampirlerin tüm zayıflıklarını gidermek için aşı geliştirmeye çalışan Marcus'a karşı Krista, Blade için çalışan bir ikili ajan rolüne bürünecektir.

2008 yılının ilk çeyreğinde Amerika'da piyasaya sürülen DVD, bizde de aynı yılın sonlarında raflara dizildi. Toplam 4 disc'ten oluşan set, her disc'in peş peşe dizildiği bir metal kutuda toplanmış. Metal kutulu setlerin oldukça şık ve dayanıklı oldukları kuşkusuz. Ayrı ayrı DVD kutuları söz konusu olmadığı için yerden de maksimum tasarruf sağlanmış. 13 bölümden oluştuğu belirtilen seri aslen 12 bölüme sahip, ancak pilot iki saat uzunlukta özel bölüm şeklinde çekilmiş.

Menü tasarımı klasik Blade kırmızı-siyah renklerinin hakimiyetiyle olşuturulmuş. Ekstralar açısından fakir olan set, bu eksiğini bölümlerin geliştirilmiş olmasıyla kapatıyor. Televizyon için fazla bulunup kırpılan her şey-daha sert dil, tamamen çıplak insan vücudu gibi- yeniden bölümlere yerleştirilmiş.


DVD, çok yaygın olmamakla beraber ülkemizde online alışveriş sitelerinde olduğu gibi bazı mağazalarda da hala bulunabilir durumda. Açık artırma sitelerinden edinme ihtimaliniz ise hayli yüksek.

Puanlar
Set: 6/10
Dizi: 5/10

Değer mi? Tek sezonla yayından kaldırıldığı, fazla bir şey vaat etmediği ve bir devamlılığı söz konusu olmadığı için tercih etmeyebilirsiniz. Çizgi romanı veya film serisini sevenler ve Blade'in ekranlarda arz-ı endam etmesini isteyenler ise hoşnut kalacaklardır.

26 Nisan 2010 Pazartesi

Desperate Housewives Season 1 İnceleme


Oyuncular: Teri Hatcher, Felicity Huffman, Marcia Cross, Eva Longoria, Nicolette Sheridan
Orijinal Dil: İngilizce
Dublaj: Macarca, Rusça, Lehçe
Altyazılar: Türkçe, İngilizce, Portekizce, Rusça, İbranice, Hırvatça, Lehçe, Romence, Sırpça, Slovakça, Yunanca, Bulgarca, Macarca
Bölge: 2 (Türkiye)
Görüntü: 1. 78:1
Disk Sayısı: 5
Süre: 955 Dakika
Ekstralar: Türkiye baskısından çıkarılmış.

The O.C.'nin Dawson's Creek'in yerini alması gibi Desperate Housewives da yıllar önce biten Sex & the City'den boş kalan koltuğa kurulmuş durumda. Zeki senaryosu, maket gibi durmayan karakterleri, eğlenceli hikayesi ve toplumda tabu olarak görülen konulara doğru ya da yanlış, ama kesinlikle cesur bir yaklaşım takınması sebebiyle yıllardan beri beğenilerek izlenen bir dizi Desperate Housewives. Hali hazırda 6 sezon gibi hatrı sayılır, başarılı öncülerine kıyaslaysa ortalama bir uzunluğa erişmiş bulunuyor. Şimdilerde başladığı noktanın oldukça ilerisinde seyreden hikayesi ise hala rating yapmakta zorlanmıyor.

Amerika'nın Wisteria Lane isimli küçük ve temiz bir banliyösünde ikamet eden sıradan insanların -daha da spesifik olursak ev kadınlarının- sıradanmış gibi gözüken, ancak hiç de öyle olmayan hayatlarını anlatan bir dizi Desperate Housewives. Bakımlı bahçeleri olan bu tertemiz ve bembeyaz evlerde aslında epeydir ilginç şeyler oluyor. Hikayeye çok sonradan dahil olan, biz izleyicileriz sadece. Ancak daha pilot bölümünde, güneşli ve pırıl pırıl bir günde, evinin mutfağında şakağına dayadığı silahla intihar edip aramızdan ayrılan Mary Alice Young, artık her şeyden uzak ve tepelerden seyrediyor olmanın verdiği rahatlıkla, kapalı kapılar ardında olan biteni, bütün hikayeyi ve mahalleye giren çıkan herkesi bir bir anlatıyor bizlere eksik olmasın. Tabii kendisinin bu noktaya gelişinin altında da soluk kesici bir hikaye yattığı için ondan da bahsetmeyi ıskalamıyor.

Başta ölümüyle büyük bir şok ve üzüntü yaşayan yakın arkadaşları Susan, Lynette, Gabrielle ve Bree olmak üzere tüm mahalle, taziyelerini sunmak adına Young ailesinin evinde toplanıyorlar. 4 arkadaşı ve mahallenin yosması Edie, çok mutlu gözüken bir ailenin başına böyle bir şey gelmiş olmasından huzursuzlar-diğer herkes gibi- çünkü dışarıdan bakıldığında kendilerinin de mutlu birer tablo çizdiklerine eminler. Ve tabii gerçeğin öyle olmadığının da bilincindeler. Susan, sekreteriyle ilişki yaşayıp kendisini terk eden kocasının ardından kızıyla bir başına kalmış, şaşkın mizacı yüzünden evdeki anne rolünü kızına devretmiş durumda. Lynette, çocukla kariyerin yanyana gitmediğini anlayıp evine kapanmış, sürekli iş gezilerine çıkan kocası aydan aya eve uğrarken kendisi 4 çocukla boğuşuyor. Gabrielle, "zengin koca ideal kocadır" inancıyla mankenliği bırakıp evlenmiş ama evlilikleri uzun süredir baharattan yoksun bir yemek tadı veriyor. Bree ise evini asker kampına çevirmiş. Dışarıdan parıldıyorlar fakat içeride temeller zangır zangır sallanıyor.

Her birinde bu dört bayanı ve tabii ki Edie Britt'i birbirinden komik, içinden çıkılması zor gibi görünen durumlarla karşı karşıya bulduğumuz 1. sezonun 23 bölümü, bu set içinde toplanmış. Ülkemizde 2005 yılında piyasaya sürülen set, Türkçe altyazı desteği sunmasıyla sevindirirken, yurtdışındakinin aksine 6 değil, 5 diskli bir versiyon olmasıyla da hayal kırıklığı yarattı. Tiglon'un fazla masrafı kısmak adına arşivcilerin nimet olarak gördüğü ekstraları içeren disc'i sete dahil etmemesi sık rastladığımız bir durum. Neyse ki son dönemde bu yaklaşımlarını terk etmiş gibi gözüküyorlar.

5 diskin her biri ince DVD kutularına yerleştirilmiş. Tüm DVD'ler ise kalın karton bir kutuya girerek derli toplu bir hal alıyor. Yerden tasarruf sağlayan ince DVD'ler ve kolay kolay yıpranmayan kalın kartonet setin en cazip unsuru. Dizinin 1. sezonunda her yere hakim olan ve senaryoyla tezat oluşturması adına bilinçli şekilde seçilen çarşaf gibi bembeyaz fon, DVD setinde de kullanılmış ve her şey beyaz fon üzerine oturtulmuş. Menü tasarımı dizinin jeneriğine uygun olarak bol elmalı olarak karşımıza geliyor. Dizi müziğinin aynen kullanıldığı DVD açılışı sonrası farklı menülerde farklı müziklere yer verilmiş olması da hoş bir unsur. Dizinin sonraki sezon setlerinde de tüm menü tasarımının aynen korunup ufak değişiklerle zenginleştirilmiş olması, setler arasında da bir bağ kuruyor.

Genel olarak iyi ve arşivlik denebilecek 1. sezon setinin tek kusuru ekstra disk ve herhangi bir kitapçık vs. içermiyor oluşu. Ekstraları çok büyük kayıp saymadığınız sürece bu uğurda yurtdışından sipariş vermenizi tavsiye etmiyorum, zira herhangi bir şekilde Türkçe altyazı barındırmıyorlar. Yıllar içinde stoklara bir girip bir tükenen set şu sıralar ülkemizde 5 yıl öncesinin yarı fiyatına inmişken hala almadıysanız şimdi tam sırası olduğunu bir kenara not edin.

Herkesin birkaç kirli çamaşırı vardır.

Puanlar
Set: 6/10
Dizi: 8/10

Değer mi?
Herhangi bir ekstra barındırmıyor oluşunu saymazsak dizinin çoğu yönden kaliteli oluşu, devamının da ümit vaat etmesi arşiv değerini artırıyor.

22 Nisan 2010 Perşembe

The O.C. Season 1 İnceleme

Oyuncular: Benjamin McKenzie, Mischa Barton, Adam Brody, Rachel Bilson, Chris Carmack
Orijinal Dil: İngilizce
Dublaj:-
Altyazılar: İngilizce, Hollandaca, İsveççe
Bölge: 2, 5
Görüntü: 1. 33:1
Disc Sayısı: 7
Süre: 999 Dakika
Ekstralar: Gerçek O.C., 2. Sezona yakın bakış; Silinmiş sahneler; The. O.C. müziği; The Episodes, The Model Home, The Outsider, The Secret, The Countdown ve The Telenovela müzik rehberi; Josh Schwartz ve Stephanie Savage'ın pilot bölüm yorumları; Sürpriz Yumurta

The O.C., Orange County'nin zengin muhiti New Port'ta geçen çalkantılı olayları anlatan bir gençlik dizisi. 2003 yılında yayın hayatına başarılı bir şekilde başlayan dizinin aynı başarıyı son sezonda da gösterdiği pek söylenemez. Ana karakterlerden birinin veda etmesiyle eski havasını iyice yitiren dizi, bu duruma ve düşen ratinglere daha fazla direnemeyerek 4. sezonu tamamlayamadan erken bir vedayla 2007 yılında son buldu. Ancak yayınlandığı yıllarda, özellikle ilk sezonuyla sadece ratinglerin değil, başka pek çok listenin de zirvesindeki isim daima O.C. oldu. Dizideki karakterlerin her bölümde giydikleri kıyafetler gençlerin o haftaki sohbet konuları, dizide çalan şarkılarsa Amerika'da hemen her yerde çalan hitlere dönüştü. U2'dan Coldplay'e, The Thrills'den Jem'e kadar pek çok ismin şarkılarını dizide yer bulmasının yanı sıra, bir kısmı da bizzat dizide karşımıza çıktılar. Müzik listelerine yön veren dizi, bu şöhretinin getirisiyle yayını boyunca tam 6 soundtrack albümünü piyasaya sürdü.

Kısaca The O.C., belki de Dawson's Creek'ten beri dizi yapımcılarının bir türlü yakalayamadığı gençlik dizisi ivmesini yakaladı ve bir fenomen haline gelerek hem Dawson's Creek'ten, hem de arkasından gelen One Tree Hill ya da Gossip Girl gibi benzerlerinden kat kat üstün ve ulaşılması güç bir rekora imza attı. Öyle ki The O.C.'nin Amerika'da en düşük ratingli son sezonu(4.4 milyon izleyici), En iyi sezonu 4.3 milyon izleyiciye ulaşan One Tree Hill'dan veya 2.84 milyon izleyiciyle Gossip Girl'den çok daha iyi durumdaydı. Buna rağmen burada tanıttığım 1. sezonun 9.7 milyon gibi bir seyirciyi kendine çektiğini düşünürsek, dizinin yıllar içindeki çizgisini az çok kestirebiliriz.

Dizi, Ryan Atwood isimli sorunlu bir gencin aralarına katılmalarıyla New Port'luların yeterince karmaşık hayatlarının daha da heyecanlı hale gelmesinin hikayesini ele alıyor. Fakir bir semtten ve perişan bir aileden gelen Ryan, abisiyle giriştiği bir hırsızlık sonrası yakalanıp, bu tip konularda çok hassas bir avukat olan Sandy Cohen'le tanışıyor. Sandy aslında oldukça zeki ve parlak olduğunu derhal keşfettiği Ryan'ın kendisini harcamasına dayanamayarak genç adamı, karısı ve oğluyla yaşadığı evlerine, zengin muhiti Orange County'e birlikte yaşamak üzere davet ediyor. Başta teklifi kabul etmeyen Ryan, başka çıkış yolu olmadığını anlayınca mecburen soluğu Cohen'lerin evinde alıyor. Sandy'nin karısı Kirsten ise durumdan pek hoşnut değil ve bu yabancıya temkinli yaklaşmayı tercih ediyor. Öte yandan Cohen'lerin Ryan'la aynı yaştaki oğulları Seth, başta bir fikre sahip olmasa da kendisini tartaklayanlarla arasında siper görevi gören Ryan'a bir anda ısınıveriyor. Kendi izole hayatlarıyla meşgul olan neredeyse tüm O.C. sakinleri Ryan'ın gelişinden bir şekilde etkileniyorlar. Komşu kızı Marissa da bundan nasibini alıyor ve Ryan'la aralarında tarif edilmez bir çekim baş gösteriyor.

2004 yılında piyasaya sürülen ilk sezon seti ülkemizde de Tiglon tarafından el değmemiş bir baskıyla satışa sunuldu. El değmemiş diyorum çünkü set yurtdışından getirildiği gibi, sadece üzerine Tiglon etiketi yapıştırılmak suretiyle dağıtıldı. Dolayısıyla setteki her şey İngilizce ve ne yazık ki Türkçe altyazı desteği de sunmuyor. Toplam 27 bölüm ve 7 disc'ten oluşan setin, resimlerde gördüğünüz bu versiyonu, 7 disc'in her birinin ayrı ayrı kalın DVD kutularına yerleştirilmesiyle oluşturulmuş. Oldukça geniş bir yer kaplıyor oluşu setin en büyük eksisi. Günümüzde bu tarz DVD kutuları arşivciler için büyük sorun yaratmasından ötürü iyice terk edilmeye başlandı. Zaten sonradan setin daha ince plastik kutulu versiyonları piyasaya sürüldü. 7 DVD kutusu ayrıca bir karton kutuya yerleştirilmiş. Yine ince bir yapı söz konusu ve pek dayanıklı değil. Setin son parçasıysa bir adet kitaçık. Her bölüme ait resimler, özetler vs. bu kitapçıkta bulunuyor. Setin arşiv değerini artıran bir unsur.

Menü tasarımı dizi jeneriğini anımsattığı için hoş bir şekilde tasarlanmış. Phantom Planet'in efsane haline gelen "California" isimli parçası eşliğinde dizinin karakterleri ekrana yansıyorlar. Set, dizilerde çok sık rastlamadığımız kadar fazla ekstrayı içeriyor. Dizi müziği belgeselleri ve sesli yorumlar gayet hoş. 2. sezona yakın bakış adlı kısa röportaj ise sadece ilgi çekmesi için konmuş, bomboş bir ek. Setin en büyük kusuru(ki daha sonraki ince baskılı setlerde düzeltildi) tam ekran görüntü formatı. Televizyonda da tam ekran izlediğimiz için büyük bir sorun olmasa da geniş ekranın daima daha iyi sonuç verdiği bir gerçek. Set ülkemizde çoğu yerde tükenmiş durumda. Ancak 2. bölge Avrupa baskısının birebir kopyası olduğu için yabancı sitelerden sipariş vermeniz durumunda değişen hiçbir şey yok. Eğer yer problemi çekiyorsanız daha az şatafatlı olan plastik kutulu ince baskıyı almanızı öneririm. Tüm sezonları bir arada almak isteyen arşivcilerse 4 sezonun 26 disc'li, koskoca bir fotoğraf albümü olarak son derece şık bir şekilde bir araya getirildiği sınırlı sayıdaki baskıyı -eğer bulabilirlerse- ebay gibi açık artırma sitelerinden edinebilirler.

California Here We Come...

Puanlar
Set: 6/10
Dizi: 8/10

Değer mi? Diziye kesinlikle değer. Ancak setin Türkçe altyazısı olmaması, tam ekran görüntü formatı ve fazlaca yer kaplıyor oluşu sebebiyle plastik kutulu ince baskılı setlerden almanızı tavsiye ediyorum.

21 Nisan 2010 Çarşamba

Smallville Season 1 İnceleme


Oyuncular: Tom Welling, Kristin Kreuk, Michael Rosenbaum, Sam Jones III, Allison Mack
Orijinal Dil: İngilizce
Dublaj: Fransızca
Altyazılar: Arapça, Bulgarça, Hollandaca, İngilizce, Fransızca, Yunanca, Romence, Türkçe
Bölge: 2
Görüntü: 1. 77:1
Disc Sayısı: 6
Süre: 889 Dakika
Ekstralar: Pilot bölümden silinmiş sahneler, Pilot bölüm storyboard montajı, İnteraktif Smallville turu, Pilot ve "Metamorfoz" bölümü sesli yorumları


Smallville, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de -CNBC-e'de- gösterilen ve fenomen haline gelmiş bir dizi. Clark Kent'in, namı diğer Superman'in gençlik maceralarına odaklanan dizi, yazıyı düzenlediğim şu sıralarda 9 sezona kadar dayanmış durumda. İlk sezon bir konu bütünlüğüne sahip olmaktan ziyade her hafta farklı bir kötü karakterin pataklanmasından ibaret aslında. Bu yüzden yer yer tekrarlara ve sıkıcı anlara rastlamak mümkün. Bununla birlikte gayet tatminkar sezon finaliyle birlikte "daha hiçbir şey görmediniz" diyen dizi, bu sözünü sonraki birkaç sezonla fazlasıyla yerine getirdi diyebiliriz. Ancak ratingleri iyi giden her yapım gibi o da ekranlara yapıştı ve son zamanlarda bir kısım hayranını hayal kırıklığına uğrattığını söylemek yanlış olmaz.

Dizi, Superman'in hikayesini az çok bilen herkesin aşina olduğu gibi meteor yağmuruyla başlıyor. Çocuk hasretiyle yaşayan Kent çifti, çok uzak bir galaksiden geldiğini bilmeksizin gökten zembille düşen küçük Kal-El'i derhal evlat edinip adını Clark koyuyorlar. Bu andan sonra da hikaye Clark'ın lise dönemine eğiliyor. Sıradan olmaya çalışan ancak olmadık anlarda sıradışı yeteneklerini keşfetmekten geri durmayan Clark, henüz kim ya da ne olduğunun bilincinde değil. Okulun en güzel kızlarından birine, Lana Lang'e aşık ve pek de popüler bir çocuk olduğu söylenemez. Ancak yakın arkadaşları her zaman Clark'a destek oluyorlar. Tabii her şey bu kadar güllük gülistanlık sürmüyor. Kasabada birbiri ardına beliren garip tiplerle Clark'ın yolu her seferinde bir şekilde kesişiyor ve tüm yerli halkın hayatını tehlikeye atan bu insanlarla mücadele etmek Clark'a düşüyor. Sezon finaline değin aynı rutinle devam eden dizi(Her hafta başka bir ucubeyle savaş), finalde hatrı sayılır miktarda kaos yaratmayı ihmal etmiyor.

Toplam 21 bölümden oluşan ilk sezon DVD'si 2003 yılından beri piyasada. Burada incelediğim sette 6 disc, şık bir şeffaf plastik kutu içinde toplanmış. Ayrı ayrı DVD kutularına yerleştirilmemiş olmaları yerden tasarruf edebilmemiz adına güzel bir durum. Bu plastik kutuyu da bir başka karton kutunun içine yerleştirmişler. Ancak karton kutuların çok da dayanıklı olmadıkları ve iyi muhafaza edilmedikleri takdirde en fazla 1-2 yıl içinde aşırı yıprandıkları acı bir gerçek. Kutunun biraz daha kalın olması gerekiyor bu tarz setlerde. Kutu içine yerleştirilen kitapçık, her sette göremediğimiz için hoş bir nimet. Her bölümün özetini, bölümden birkaç kareyi ve bazı başka ayrıntıları içeren kitapçık sete ayrı bir anlam katıyor. DVD disc'lerin kutudan çıkarılması biraz zorlayabiliyor. Disc'lerin herhangi bir sarsıntıda alıp başlarını gitmemeleri için hayırlı, çok fazla çıkar tak yapanlar için yıpratıcı bir durum.

DVD menü tasarımı gayet hoş. Arkada Remy Zero'nun dizi jeneriğinde kullanılan parçası "Save Me" çalarken ekrana diziden kareler yansıyor. Ekstralar orta kıvamda ve özellikle pilot bölüm üzerine içeriğe sahipler. Setin en iyi yanıysa kuşkusuz geniş ekran görüntü formatı. Diziye ayrı bir sinemasal hava katan bu format, eğer diziyi TV'de tam ekran takip ettiyseniz gözlerinizi bayram ettiriyor.

Gelelim setin Türkiye'deki durumuna. Smallville'in 1. Sezon DVD'leri ülkemizde de Türkçe altyazı seçeneğiyle birkaç yıldır mevcut. Ancak hayli baştan savma ve devşirme bir şekilde, tek tek disc'ler halinde, çok az sayıda piyasaya sürülüp kaderlerine terk edildiler. Ara sıra açık artırma sitelerinde ikinci el olarak boy göstermelerini saymazsak uzun süredir de piyasada yoklar zaten. Bununla birlikte Genç Superman adı altında 90 dakikalık, ne idüğü belirsiz DVD'lere de sağda solda rastlamanız mümkün. Dolayısıyla 1. sezon DVD'sini almanın en akıllıca yolu Amazon.co.uk, ya da Zavvi.com gibi yabancı alışveriş sitelerini tercih etmek olacaktır. Genelde dizilerin yurt dışı baskılarında Türkçe altyazıya rastlamak pek mümkün olmuyor ancak Smallville'in Avrupa'da piyasaya sürülen 2. bölge setleri Türkçe dahil pek çok dil içeriyor. Almayı düşünenler burada tanıtılan 2. bölge baskının piyasadaki en eli yüzü düzgün versiyon olduğunu unutmasınlar.

Superman olunmaz, Superman doğulur!...

Puanlar
Set: 9/10
Dizi: 7/10

Değer mi?
9 sezonluk, sonu olmayan bir maceraya başlamak için piyasada daha iyi bir set yok. Superman'in hikayesi sizi cezbediyorsa, ya da üzerine fantastik öğeler serpilmiş bir gençlik dizisi arıyorsanız en iyi ihtimallerden birine bakıyorsunuz.